Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul’da düzenlenen “İklim Ekonomisi Sürdürülebilirlik Finansmanı Zirvesi”ne katıldı.
Anadolu Ajansı’nın haberine göre, zirvede konuşma yapan Mehmet Şimşek, son yıllarda yenilenebilir enerjinin payının arttığını söyledi.
“2000’li yılların başına giderseniz yenilenebilir enerjinin tamamı hidroelektrik, barajdan elde ettiğimiz enerji” diyen Şimşek, “Ama bugün itibarıyla bu ilave artışın hemen hemen büyük bir kısmı güneş, rüzgar ve jeotermal gibi alanlar. Dolayısıyla iyi bir noktadayız. Ama toplam kurulu kapasitede yüzde 55 civarındayız. Kurulu kapasitemizi tabii nükleer dahil önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde ümit ediyoruz ki yüzde 65-70’lerin üzerine taşıyacağız. 2000 yılında 17’nci sıradayken bugün 11’inci sıraya gelmemiz demek ki yarıştan kopmamışız tam aksine hızlanmışız, iyi gidiyoruz. Ama ilave çaba gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘SADECE BAZ ETKİSİYLE DEĞİL, KALICI BİR ŞEKİLDE ENFLASYONUN DÜŞTÜĞÜNÜ GÖRECEĞİZ’
Mevcut ekonomi programına da değinen Şimşek, programın özünün enflasyonun tek haneye indirilmesi, mali disiplin, sürdürülebilir cari açık, yapısal dönüşüm ve bütün bu kazanımların kalıcı hale getirecek adımlar olduğunu belirtti.
Dezenflasyon programında geçiş döneminin bittiğini ve dezenflasyon sürecinin eşiğinde olunduğunu söyleyen Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Önümüzdeki aylarda sadece baz etkisiyle değil, kalıcı bir şekilde enflasyonun düştüğünü göreceğiz. Biz başından beri dedik ki ilk yıl geçiş yılıdır. Geçiş yılında enflasyon yıllık bazda yükselecektir. Bunu çok açık bir şekilde aylardır söyledim. Ama o nedenle en kötüsü geride kaldı dedik. Şimdi aylık enflasyon zaten bir patikaya doğru evriliyor. Yıllık enflasyon da haziran ayından itibaren düşüşe geçecek. Özellikle temmuz, ağustos aylarında baz etkisiyle keskin düşüşler olacak. Ama ondan sonra düşüş devam edecek. Çünkü para politikası güçlü bir şekilde yeniden inşa edildi. Maliye politikası gelecek sene ciddi bir şekilde açığın düştüğü bir yıl olacak. Yani açığın yüzde 3’ün altına çekildiği bir yıl olacak. Dolayısıyla mali etki anlamında çok farklı bir döneme girmiş olacağız. Gelirler politikası da hedeflerle tutarlı olmaya başlayacak.”
‘BİZİM ESAS YAPISAL DÖNÜŞÜMÜ BAŞARMAMIZ LAZIM’
Sürdürülebilir cari açıkta kalıcı bir iyileşmeyi hedeflediklerini dile getiren Şimşek, “Geçici çözümler peşinde değiliz. Burada tabii petrol, doğal gaz üretiminin artması önemli. Enerji Bakanlığımızın bu yönde ciddi çabası var, performansı var. Bu da yardımcı oluyor” dedi.
Mayıs ayı rakamı açıklandığında büyük ihtimalle cari açığın milli gelire oranının yüzde 2,5’in altına gelmesini beklediklerini aktaran Şimşek, “İşimiz bitti diyemeyiz. Çünkü bu konjonktürel. Bizim esas yapısal dönüşümü başarmamız lazım. Program saat gibi çalışıyor. Sağlıklı, rasyonel politikalar yani dünya normlarına, kurala dayalı politikalar, uygun politikalar ve yapısal reformlar, yeni bir hikaye oluşturdu Türkiye için. Bu hikayeye muazzam bir ilgi var. Hem içeride hem dışarıda. Yatırımcı güveni arttı. Gerçekten bu da rakamlara yansıyor. Son iki ayda Merkez Bankası’nın rezerv pozisyonu 70 milyar doların üzerine çıktı” diye konuştu.
‘BÜYÜMEDE DENGELENME BU PROGRAMIN KALBİ’
Büyümede dengelenmenin çok önemi rolü olduğunu kaydeden Mehmet Şimşek, “Büyümede dengelenme bu programın kalbi. Yani net ihracatın katkısı artı kalmaya devam edecek. Ama iç talep, özellikle de yılın üçüncü çeyreğinden itibaren bir miktar daha yavaşlamış olacak. Cari açıktaki düşüş tabii mart ayı rakamı var. Yani 57 milyar dolardan 31 milyar dolar civarına düşmüş ama Ticaret Bakanlığımızla yaptığımız muhabbetlerde çok büyük ihtimalle mayıs rakamı çıktığında cari açıkta yaklaşık 26 milyar dolar civarında bir rakam öngörüyorlar. O da tabii yaklaşık 1,2 trilyon dolarlık bir milli geliri baz alırsanız yüzde 2 buçuğun epey altında, yüzde 2’ye doğru evrilen bir cari açıktan bahsediyoruz. Esas rezerv birikimini biz buradan sağlayacağız” dedi.
‘BİZİM HİÇ KİMSEYE NE ÖRTÜLÜ NE DE AÇIK BİR KUR GARANTİMİZ OLMADI, OLMAYACAK’
“Reel sektörün, bankaların dünyadan uzun vadeli sermaye benzeri kaynak devşirdiği bir iklim oluşturacaklarını” vadeden Şimşek, şöyle devam etti:
“O iklim sayesinde ve cari açığın daralmasıyla Türkiye’de kalıcı rezerv birikimi olacak. Dolayısıyla hiç merak etmesinler o konuda kaygılı olan arkadaşlar. Bizim hiç kimseye ne örtülü ne de açık bir kur garantimiz olmadı, olmayacak. Biz şu anda mali disipline ve yapısal dönüşüme ve dezenflasyona odaklanmış durumdayız. Bizim için önemli olan programın çalışması ve çalışıyor. Çalışmasa bu sonuçlar herhalde zor alınırdı diye düşünüyorum. İşin özü şu brüt rezervlerimiz yaklaşık neredeyse 146 milyar dolar civarına çıkmış ama esas swap hariç rezervlerimiz hakikaten eksi 60 milyar dolardan artı 5 milyar dolar seviyesine çıkmış. Biz bunun bu kadar hızlı yeniden inşa edilebileceğini öngörmemiştik.”
‘KKM’DEN PİYASAYI BOZMADAN ÇIKACAĞIZ DEDİK VE ÇIKTIK’
Bakan Şimşek, kur korumalı mevduattan (KKM) çıkışa ilişkin ise “KKM’den çıkış bizim önemli bir önceliğimizdi ama başından söyledik, dedik ki ‘piyasayı bozmadan, piyasada sorun yaratmadan çıkacağız’. Ve gerçekten çıkıyoruz. Artık Türk Lirası cinsinden KKM’ye son verdik. Döviz cinsinden de şimdiden haber vereyim ben, temmuzda şirketlerin vergi avantajını yenilemeyeceğiz. Artı şu anda mevduat faiz gelirlerine sınırlı bir vergi koyduk. O hususu da çalışıyoruz. Dolayısıyla normal Türk Lirası mevduat daha cazip hale gelecek diye düşünüyoruz” dedi.
(EKONOMİ SERVİSİ)